BİR BANKA 48 SAATTE NASIL BATTI?
SVB ÖRNEĞİ
Forbes dergisi tarafından ABD’de en iyi bankalar sıralamasında son beş yıldır birinciliği kimselere kaptırmayan Silicon Valley Bank (“SVB”) 48 saat içinde ne oldu da battı? Kripto para piyasasında etkin ufak çaplı iki bankanın (Silvergate ve Signature Bank) faaliyetlerine de son verildi. Derken Credit Suisse krizi patlak verdi. ABD’deki banka iflasları sistemik bir risk oluşturarak, 2008’e benzer küresel bir finansal krize yol açabilir mi? Kriz Türk bankalarını ve ülkemizi olumsuz olarak etkiler mi? Bu sorulara kısaca yanıt aramaya çalışalım.
SVB Örneği:
ABD’nin 16’ıncı büyük bankası olan Silicon Valley Bank’ın (SVB) ana faaliyet alanı teknoloji ve sağlık sektöründe yeni girişimlere (start-up) finansman sağlamak. ABD’de girişim sermayesi (venture capital) ile desteklenen bu tür şirketlerin yaklaşık yarısı bankaca finanse edilmiş. Airbn, Cisco Fitbit, Pinterest vb. SVB’nin gözde müşterileri arasında. Banka kendisini ”Yeni Teknoloji’nin Özel Bankası“ olarak tanımlıyor.
Pandemide hızla büyüyen SVB’nin toplam mevduatları mart 2021 deki $62 milyardan Mart 2022’ de 124 milyar USD’ye yükselmiş, yatırılan fonlar ağırlıklı olarak uzun vadeli Amerikan devlet tahvillerine yatırılmış. Fed’in enflasyona karşı faizleri yükseltmesi ile tahvil portföyü değer yitirmeye başlamış ve geçtiğimiz yıl sonunda hedge edilmemiş tahvil portföyünün piyasaya göre uyarlanmış (mark to the market) realize edilmemiş zararı 15 milyar USD’ye ulaşmış.
Yükselen Faizler:
Amerikan Merkez Bankası’nca (FED) bir yıldır uygulanan yüksek faiz politikası SVB için adeta sonun başlangıcı oldu. Yükselen faizler bir yanda teknoloji şirketlerinin sermayelerini eritip, borçlanma maliyetlerini arttırırken öte yanda tahvil portföyünün hızla değer yitirmesine yol açtı. Belirtilmesi gereken, SVB’nin 21 milyarlık USD’lik tahvil portföyünün ortalama getirisi %1,79 iken halen 10 yıllık Amerikan tahvillerinin ortalama getirisinin %3,9 olduğudur. Pandemi sonrası gelirleri azalan banka teknoloji şirketlerinin ve sektör çalışanlarının giderek artan fon çekişleri karşısında zorlanmaya başladı. 8 Mart günü SVB, bilançosunu güçlendirme amacıyla 2,5 milyar USD’lik sermaye artırımına gideceğini açıkladı. Önde gelen girişim sermayesi (venture capital) şirketlerinin müşterilerine “paranızı çekin” tavsiyesi bankaya hücumu iyice arttırdı. Bir gün içinde 42 milyar USD’lik mevduat çekilişi ile karşılaşan, hisse senetleri borsada %60 değer yitiren SVB son çare olarak $21 milyarlık tahvil portföyünü $1,8 milyar zararla elden çıkarmak zorunda kaldı. Hisseleri borsada işleme kapatılan bankaya Kaliforniya denetleyici kurumları 48 saat sonra el koydu. İflastan iki gün sonra da Federal Mevduat Sigorta Kurumu hazineden özel bir izin alarak SVB’deki tüm mevduatı, ki toplam mevduatın %89’u kapsam dışıydı, sigorta kapsamına alarak krizin büyümesini şimdilik önledi.
Türkiye Açısından:
ABD’de üç bankanın iflası sonrası İsviçre’nin ikinci büyük bankası Credit Suisse’in UBS tarafından satın alınması ile süregelen bankacılık krizi ülkemizi nasıl etkileyebilir?
Bilindiği gibi ülkemizde ihtiyati tedbirlerle kuru baskılamaya yönelik ilginç bir model uygulanmaktadır. Bu modelin bir yanı da bankalarımızı kredi verebilmeleri için düşük faizli hazine senetleri alımına zorlayan uygulamadır. Seçim sonrası hangi taraf kazanırsa kazansın para politikasında değişiklik yapılması ve faizlerin artması kaçınılmaz görünmektedir. Faiz artışları da portföylerinde düşük faizli hazine senetleri bulunan bankalarımızı kuşkusuz olumsuz olarak etkileyecektir.
2023 başı itibarıyla kamunun toplam 4.178 milyar TL’lik borcunun 1.979 milyar TL’si iç borç niteliğindedir. Bunun da 775,5 milyar TL’si sabit faiz bazlıdır. Faiz artışından doğrudan etkilenecek bu tutardaki hazine senetlerinin %77,2’si bankaların portföylerindedir.
TCMB tarafından kasım 2022’de yayımlanan Finansal İstikrar Raporu’nda 500 baz puanlık faiz artışının bankaların öz kaynaklarında %6,3 oranında 91,3 milyar TL’lik bir kayıp oluşturacağı öngörülmüştür(*):
Sonuç:
Silicon Valley Bank (SVB) krizi bankacılıkta temel risklerin göz ardı edildiği bir “kötü yönetim” (missmanagement) örneğidir. Fed’in yüksek faiz politikasından olumsuz etkilenen, tek bir piyasada (teknoloji ve sağlık sektör start up’ları) yoğunlaşarak oluşabilecek kredi riski göz ardı edilirken, varlıklar yine faiz artışları ile değer yitiren uzun vadeli hazine senetlerine yatırılmış, hedge mekanizmaları kullanılmamış ve piyasa riski tümüyle üstlenilmiştir.
Öz olarak SVB krizi büyük ölçüde bir “Kötü Yönetim” örneği olup, ABD denetleyici kurumlarının gecikmeksizin müdahaleleri ile sistemik bir krize dönüşmeden şimdilik önlenmiş görünmektedir.
Türkiye ve de bankalarımız açısından, olası faiz artışlarının bono portföylerinde oluşturabilecekleri kayıp, olumsuz bilanço etkilerine karşın, tolare edilebilecek niteliktedir.
Prof. Dr. İhsan Ersan
(22.03.2023)
(*) Hayri Kozanoğlu,BirGün,15.03.2023