Credit Suisse (CS) : Bir Batışın Anatomisi
İsviçre’nin en büyük ikinci bankası Credit Suisse (“CS”) tarihe karıştı.167 yıllık banka en büyük rakibi UBS tarafından CHF 3 ($3,2) milyara satın alındı.
”Sistemik önemli” banka niteliğindeki bu köklü kuruluş nasıl bu çöküş noktasına geldi?
CS’nin batışı domino etkisi yaratarak 2008’e benzer küresel bir finans krizine yol açabilir mi?
Yaşanan süreç bizi nasıl etkileyebilir?
Bu ve benzer sorulara yanıt aramaya çalışalım.
Çöküşün Kronolojisi:
Credit Suisse bankasının yakın tarihi yatırım kayıpları, davalardan kaynaklanan cezalar, istikrarsız yönetim, müşteri şikayetleri ile oldukça çalkantılı olup, bu durum bankanın hisse senetlerine doğrudan yansımıştır. Yönetim Kurulu Başkanı Urs Röhmer’in Nisan 2021’de bankanın ABD’de iflas eden iki yatırım bankasında (Greenstill Capital ve Archegas Capital Management) uğradığı zararın gölgesinde görevden ayrılışı adeta sonun başlangıcı olmuştur. Bu arada Kredi Derecelendirme Kuruluşu Moodies, CS’nin notunu düşürmüştür (Aa3’den A1’e).
Röhmer’in yerine gelen Portekizli Horta ile CEO Thomas Gotstein arasında bankanın uzun süreli stratejileri arasında anlaşmazlık ayyuka çıkmış. Covid karantina önlemlerine uymadığı gerekçesiyle görevden ayrılma zorunda kalan Horta’nın yerine Axel Lehman gelmiş.
Haziran 2022’de geçmiş davalardan gelen cezalar ile yılın zararla kapanacağı öngörülür olmuş! Bir ay sonra da dönemi Greenstill ve Archegas’daki milyar CHF’lık kayıplar ile anılan, istifa eden CEO Thomas Gotstein’in yerine Alman Ulrich Körner gelmiş.”Küçük olsun benim olsun”diyen, tasarruf ve küçülmeyi ön plana çıkaran yeni CEO’nun ilk işi acilen 2700 çalışanı işten çıkarmak olmuş. 9000 kişi de sırasını bekler duruma gelmiş!
2022 yılını 8 milyar CHF’lik zararla kapatan Credit Suisse için tehlike çanları çalmaya başlamış, 2023 Mart ayında ABD’de üç banka ile başlayan kriz, güven ortamını iyice sarsmış, bankaya hücum başlamış, günlük para çekişleri 10 milyon CHF’yi aşmış, CS hisse senetleri bir haftada %25 değer yitirmiş.
İsviçre Merkez Bankası’nın (“SNB”) 100 milyar CHF (108 milyar$)’lik likidite desteği de suların durulmasını sağlayamamış, hisselerin değer kaybı süregelmiş! İsviçre’nin finans merkezi olarak saygınlığını kaybettiğini, finansal istikrarı sağlamanın gerekli olduğunu gören SNB,15 yıl önce kamulaştırılan UBS’yi sağladığı teminatlar karşılığında masaya oturmaya razı etmiş!
UBS – Credit Suisse Birleşmesi:
Hafta sonu toplantısı ile İsviçre’nin en büyük bankası UBS, rakibi Credit Suisse’i 3 milyar CHF (3,25 milyar$)ödeyerek satın aldı. Satın almada baz alınan CS hisse senetleri 1,86 CHF (son kapanış fiyatının%60’ı). 167 yıllık bankanın son üç yıldaki hisse senedinin CHF 10’dan geldiği nokta ve yaşanan süreç ders niteliğinde!
Anlaşmaya göre Credit Suise’nin mevcut hissedarları sahip oldukları 22,48 CS hisse senedi karşılığında 1 adet UBS hisse senedi elde edecekler, birleşme alışık olmadık biçimde hissedarların onayını gerektirmeyecek ve CS hisseleri İsviçre ve New York borsalarında kotasyondan çıkarılacak.
AT 1 Tahvilleri Kapsam Dışı:
UBS -Credit Suisse birleşmesinde piyasaları huzursuz eden bir nokta 16 milyar CHF (17 milyar $) tutarında AT1 banka borçları ve tahvillerinin garanti kapsamı dışında tutulması, bir diğer deyişle bu menkul kıymetleri ellerinde bulunduranların tüm yatırımlarını kaybedecek olmaları. Peki AT1 tahvili ne demek?
AT1 2008 finansal krizi sonrası bankacılık literatürüne giren bir kavram. Aynı zamanda ”CoCos” olarak bilinen AT1 sermayesi melez, hisse senedine çevrilebilir (convertible) tahvillerden oluşmaktadır. Basel Uzlaşısına göre sermaye yeterlilik oranları gerekli düzeyin altına düşen bankalar, gerekli sermayeyi bu finansal ürün ile sağlamayı tercih etmektedirler. Getirisi ,ama aynı zamanda riski yüksek bu ürün küresel piyasalarda pek çok finans kurumunun portföyünde bulunmaktadır.
Sistemik Risk Oluşturur mu?
Credit Suisse Basel sınıflandırmasına göre “sistemik öneme “sahip, bir diğer deyişle iflası küresel finans sistemini etkileme riski olan bir bankadır. ABD’de teknoloji ve sağlık sektörü start-up finansmanı ağırlıklı Silikon Valley Bank’tan farklı olarak küresel etkisinin fazlaca olması şaşırtıcı olmayacaktır. Hele de UBS ile birleşmesinde 17 milyar CHF tutarındaki AT 1 tahvillerinin anlaşmada garanti kapsamı dışında tutulup, değerlerinin sıfıra indirildikleri gerçeği göz önüne alınırsa!
275 milyar $’lık bir hacme ulaşmış AT 1 tahvil piyasasındaki belirsizlik, Credit Suisse tahvillerinin akıbeti finansal piyasalarda huzursuzluk yaratmıştır. Pek çok banka ve finans kuruluşunun portföylerinde CS tahvilleri tuttuğu bilinmektedir. Sözgelimi dev tahvil fonu PIMCO CS, AT 1 tahvillerinden 340 milyon $ kaybettiğini açıklamıştır.
Sonuç:
167 yıllık köklü bir banka olan Credit Suisse’in batışı bankacılıkta güvenin, etkin yönetim ve doğru yatırım stratejilerinin ne denli önemli olduğunu göstermiştir. Finansal Denetim Otoritesi FINMA’nın anlaşmada bankanın AT 1 tahvillerini devre dışı bırakması, teamüllere aykırı olarak yasal olarak hissedarlara tahvil sahiplerine nazaran öncelik tanıması, İsviçre’nin finans merkezi olarak saygınlığına gölge düşürerek, finans piyasalarında dalgalanmalara neden olmuştur.
Bankalarımızın portföylerinde melez, konvertibl tahvillerin fazlaca yer tutmadığı bilinmektedir. Bu doğrultuda AT 1 piyasasındaki sıkıntıların bankalarımızı doğrudan etkilemesi beklenmemektedir. Ne var ki batışın küresel piyasalarda risk algısını, kredilerde daralma ve seçiciliği artırması, bunun da yurt dışı işlem yapan banka ve reel sektör işletmelerimizi olumsuz olarak etkilemesi de kaçınılmazdır.
Prof. Dr. İhsan Ersan
(27.03.2023)